Biliyorsunuz dünyaca ünlü şarkıcı Jason Derulo yarın Antalya’daki Regnum Carya’da konser veriyor. Spor yapmadan bir gün duramayan Jason Derulo’nun tek talebi bu olmuş. Rahat spor yapabileceği, özel antrenmanına aksatmadan devam edebileceği bir ortam.
“O da ne demek” diyenleri duyar gibiyim. Nepo, nepotizmden geliyor. Akraba veya adam kayırma demek. ‘Nepo bebek’ terimi ise eğlence endüstrisinde, meşhur ve başarılı anne babaların çocukları için kullanılıyor.
Gündüzleri sıcaktan dışarda dolaşmanın mümkün olmadığı bir yerdeydim; Katar’da! Bir iki hafta önce gittim. Yani eylül sonu bile sıcaklık 38-40 dereceydi. “Bu sıcakta Dünya Kupası mı olur?” diye düşünmeden edemedim.
‘Ex’ten next olmaz’ derlerdi... Ama oldu işte. Jennifer Lopez-Ben Affleck çifti, bir klişeyi daha tedavülden kaldırdı! Lopez, “Aşk çok güzel, aşk çok müşfik ve anlaşılan o ki aşk çok sabırlı. Hem de 20 yıl boyunca” diyerek evlendiklerini duyurdu. 2002 yılında bir film setinde tanışan ikili bir süre sonra ayrıldı.
Her yazın klasik tartışmasıdır Bodrum mu, Çeşme mi? Bodrum bu sene dolar mı, dolmaz mı? Bayram çok kalabalık olur mu, olmaz mı? Lahmacun fiyatları fırladı, kim yer ki? Falan filan. Ben size bir şey diyeyim mi…
Bu hafta sizleri, turistlerce diğer Avrupa başkentleri kadar çok tercih edilmeyen bir şehre götüreceğim. Balkanların kapalı kutusu Romanya; muhteşem bir doğaya, gizemli bir tarihe ve kendine özgü bir mimariye sahip olmasına rağmen, belki de pazarlama eksikliğinden, pek turistik bir ülke olarak bilinmez. Ama gezdikçe göreceksiniz ki… Neyse; reklamları burada keseyim, haberlere geçeyim. Romanya’daki ilk durağımız, başkent Bükreş efendim. Evet; Avrupa’nın en zarif binalarına, en güzel tatlılarına ve en büyük başkanlık sarayına sahip şehrindeyiz.
Haydi vizesiz ve ucuz bir seyahate daha… Hala 1000 TL civarına gidiş dönüş uçak bileti alabileceğimiz, Saraybosna havaalanından merkezine 50-60 liralık taksiyle varabileceğimiz, yine çok makul fiyata oteller, yemekler bulabileceğimiz; Travnik gibi, Mostar gibi, tarihimizden de pek çok özel detay bulabileceğimiz, dost bir ülkeye gidiyoruz: Bosna Hersek’e gidiyoruz.
10 Kasım haftasındayız. Ata’mızı kaybettiğimiz günün 83 yıl sonrasında… Bugünkü yazımda, yüreğimizin liderinin dünyaya geldiği şehri; Selanik’i gezeceğiz. Birbirinden renkli turistik etkinlikleri ve mekanlarıyla, lezzetli Ege yemekleriyle ve tabii Atatürk’ün doğduğu evle, Yunanistan’ın en özel şehri burası.
Geçmiş yazılarımdan birinde bahsettiğim Marakeş; elbette ki Fas’ın en çok turist çeken şehri. Kızıl şehir Marakeş; sadece Fas’ın değil Afrika kıtasının turizm rekortmeni… Ama bu ülkenin bir de Hollywood ünlüsü var ki; adını verdiği film yüzünden kıtanın yine en çok ziyaret edilen şehirlerinden biri haline gelmiş... Ki o filmin tek sahnesi bile burada çekilmemiş! Belki de Humphrey Bogart’ın yolunu bile bilmediği bir şehirde; Fas’ın okyanus incisi Kazablanka’dayız.
Pandemi aslında birçok bakımdan imdadımıza yetişti. Çok şükür tatil için gittiğiniz otellerde, o kıtlıktan çıkmışcasına tabaklarımızı tıka basa doldurduğumuz açık büfeler yok artık.
Sizin için tatil ne demek? Pandemiyle birlikte tatile bakışınız değişti mi? Üstüne yangınlar, seller, doğal afetler de binince sizin için ‘tatil’ farklılaştı mı? Mesela artık tatil yaparken ağaçlara, toprağa, çevredeki canlılara zarar verip vermediğinizle de ilgileniyor musunuz?
Muhteşem teknolojisi, “Boy Band ve Girl Band” müzik grupları, romantik dizileri, tarihi alanları, özellikle sarayları ve ağzımıza layık “ocak başı” yemekleri… Gangnam Style bir seyahate hazır mısınız? İşte Seul; Güney Kore'nin başkenti ve en büyük şehri… “AAAAAAAAAAAAAAAAAAA!”… Pardon, sayfalarda Güney Kore’den bahsetmeye başlayınca, evimin önünde toplanan Ortaköylü K-POP fanları çığlık atmaya başladı sanırım. Pencereleri kapatıp hemen geliyorum…
Bu hafta konseyde magazin değil mekanlar var. Mekan, marka ve proje danışmanı Didem Özgen ile yeme içme ve ağırlama sektörünün durumu hakkında biraz spekülasyon yaptık.
Japonlar; geçmişlerine saygı duyan, bunu gelenek ve görenekleriyle günlük hayatın içine derinden yediren bir toplum. Büyük küçük herkes gün içinde yoğun çalıştıkları ya da eğlendikleri hayatlarını sürdürürken; iş bir ülke büyüğüne ya da kutsal buldukları bir değere saygı göstermeye gelince, zamanı orda durduruyorlar sanki…
Yemeksepeti’ndeki kişisel verileriniz artık ‘kişisel’ değil. Geçtiğimiz gün Yemeksepeti’nin siber saldırı sonucu kullanıcı verilerinin üçüncü taraf kimselere sızdırıldığı haberiyle güne başlamıştık.
Pandemi sadece yaşam alışkanlıklarımızı değil, tüm ezberlerimizi de yok etti. Umutlarımız da dahil! Herkes bi baksın kendine, ilk salgındaki biz miyiz? Salgın ilk başladığında ‘yaza geçer’ dedik, geçmedi. Sayılar tekrar yukarı çıktı ve ikinci dalga başladı, ‘marta ferahlarız ya’ diye umut ettik ama görünürde umut yok.
UNESCO’nun yaptırdığı araştırma sonucunda dünyada turistlerinin en çok gitmek istedikleri yerin Küba çıktığını biliyor muydunuz? Burak kardeşiniz bunu duyar da durur mu? Siz de çok gitmek istiyorsunuzdur düşüncesiyle; bu hafta soluğu, Orta Amerika açıklarındaki o efsane adada alıyoruz.
Bir süredir Dubai’deydim, döndüm. Ama ne dönüş... İkinci dalga başlamadan gitmiştim; karantinanın tam ortasına bam diye düştüm! Oradan fotolar paylaştığımda herkes yazdı, sordu tabii; “Orada Covid yok mu, oh ne rahatsınız öyle” diyenler, iğneleyenler...
Koronavirüse karşı alınan yeni tedbirler kısıtlamaya tabi 65 yaş üzeri büyüklerimiz ile 20 yaş altı küçüklerimizi epey zorlayacak. Bu tedbirler sevgililer için de pek hayırlı değil açıkçası. Öyle ya, restoranlar, lokantalar, kafeler, sinemalar kapalı. Çay ocaklarının bile faaliyeti durduruldu. Peki sevgililer nerede buluşacak?
Seyahat eden şu biricik yazarınızın notlarını iyi takip ediyorsanız, geçtiğimiz hafta detaylı bir Londra turu yaptığımızı hatırlayacaksınız. Eh, buralara kadar gelmişken neden bir trene atlayıp Ada’nın daha da kuzeyine; ekose topraklara gitmiyoruz?
İstanbul’un gece hayatına yön veren isimlerinin, her zaman bir gazino merakı olmuştur. Özellikle 1960-90 arası o kültürü yaşama şansı bulanlar anlata anlata bitiremez. Bugüne dek birçok mekan da, oturma düzeninden sahnesine kadar gazino havası yaratmaya çalışmıştı.
Budapeşte. Macaristan’ın başkenti. Tarihinden gelen uygarlıkların kente kattığı değerler, Tuna’nın getirdiği hayat enerjisi ve zengin ekonomi, ikliminin bitki örtüsünü yemyeşile boyaması ve coğrafi olarak da Avrupa’nın neredeyse tam ortasında yer alması; burayı tam bir turizm cenneti haline getirmiş. Yılda 4,5 milyon turist ağırlayan şehir, Türkiye’den çıkan turların da başta gelen tercihlerinden. Tur araştıracak olursanız; birçok turun Viyana- Budapeşte- Prag üçlemesinde yoğunlaştığını görürsünüz zaten. Prag’ın romantik, Viyana’nın elit elit gezmelik bir şehir olduğunu varsayarsak; Budapeşte’ye de hareketli, kültür ve sosyallik dolu bir şehir payesi düşecektir. Gençlerin öğrenim için tercih ettiği cıvıl cıvıl bir şehir; sokaklarında kafelerin restoranların her türlüsünü bulabilirsiniz. Üstelik euro’dan hallice tutumlu davranabileceğiniz ve forint harcayarak yaşayabileceğiniz bir şehir.